Dr. Hipokrates'in 2500 yıl önce belirtmiş olduğu ve günümüzde gerçekliği tartışma götürmez sözü olan "Gıdanız ŞİFA'nız olsun, Şifanız ise GIDA'nız" düşüncesinden hareketle; beslenme ve sağlık ilişkisi üzerinde durmak, yanlış beslenme ve obezite ile iş verimi konusunda farkındalık yaratmak istiyorum. Günümüzde gıda endüstirisi lezzeti ön planda tutarak sofralarımıza sunduğu lifsiz ürünlerle, katkı maddeleri, tatlandırıcılar, boyalar, soslar, trans yağ asidi içeren glisemik indeksi yüksek gıdalar; işlenmiş yağ ve tuzlar, vücudu beslemeye, hücrelerimizi doyurmaya, metabolik süreçlerin işleyişini bozmadan yemeğe değil de, tamamen daha fazla lezzet alma amaçlı gıda üretimi sağlığımız için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Yoğun iş temposu, toplantı ve görüşmeler sağlığımızı %100 etkileyen beslenme konusunu ihmal etmemize neden olmakta, gıda benzeri olarak tanımladığım endüstriyel atıştırmalıklarla öğün geçiştirmemize sebep olmaktadır. Vücudumuzun birçok metabolik işleyiş ve sentez olayı için yapıtaşları olan PROTEİNLER, ko-enzim olarak bu işleyişlerde etkin rol alan VİTAMİNLER, hücresel aktivite ve birçok yaşamsal fonksiyonun gerçekleşmesi için gerekli olan MİNARELLER, sindirim sistemimiz için mutlak gerekli olan LİF'li gıdaların alınmasını nedense ihmal ediyoruz. Vücutta oluşan toksinlerin atılımı ve enerji metabolizması için içmemiz gereken suyu ihmal ediyor, çay ve kahve gibi içeceklerle su içmeyi geçiştiriyoruz. İşimize verdiğimiz önem kadar veya en azından iş sağlığı ve iş güvenliği önlemlerimize eşdeğer bir çaba ile kendi sağlığımıza da yönelmeliyiz. check-up ve rutin sağlık kontrollerimiz oluşabilecek bir hastalığı erkenden teşhis etme amaçlı iken benim dile getirmek istediğim şey "tamamen size özel, metabolik parametrelerinize göre düzenlenmiş, mevcut veya oluşabilecek hastalık risklerinizi bertaraf etmeye yönelik, doğru beslenme ve sağlıklı yaşam programınızdır" Bu program ile vücudunuzu hastalanmadan koruma altına almak gerektiğidir. Yedikleriniz sizi hasta etmesin, yaşam tarzınız hayatınızı belirsiz bir kaosa sürüklemesin. İş hayatındaki planlamalarınız sağlığınıza ve bedensel faaliyetlerimiz için de geçerli olsun. Bugün yemek yemek için sık sık gittiğimiz ve lezzetine doyamadığımız mekanlarda unutmayınız ki sağlıkta bulabilirsiniz, hastalıkta. Doğru bir beslenme; vücudun temel gıda maddelerini (proteinler, karbonhidratlar, sebze, meyve, yağ, tuz, su vs) mutlaka eksiksiz karşılamalı. Doğru bir beslenme; her gıda grubundan yeterli ve dengeli bir miktarda içermelidir. Doğru bir beslenmede; yediğimiz gıdaların doğal yapısının bozulmadan soframıza gelmiş olması gerekir. Doğru bir beslenme modelinde tükettiğimiz YAĞ-TUZ-SALÇA-BAHARAT ve DOGAL SOSLAR'la menülerimize LEZZET katarken, sizde sağlık katmalıdır. Doğru bir beslenmeden bahsedebilmek için, her an bir şeyler yiyebilmek değil günde sadece 2 veya 3 öğünden ibaret olup, sürdürülebilir ve ömür boyu uygulanabilir olmalıdır. Hastalandığımızda sağlığımıza tekrar kavuşmak çok zordur. Bu mümkün olsa bile çaba gerektirir, uzun zaman harcamak gerektirir. Bunun iş verimi üzerine etkisinin sanırım hepimiz farkındayız. Hem işveren olarak bizlerin hem de çalışanlarımızın sağlıklı olma durumu hepimizin arzusu. Çünkü verim kaybı sadece işte değil, günlük aktivitelerimizde de kendini göstermektedir. Yemek sonrası ağırlık çökmesi, halsizlik, üşengeçlik, iş yerinde hem iş kazalarının, trafikte ise trafik kazalarının en önemli nedenlerindendir. Çocuklarımızın okulda dikkat ve konsantrasyon azlığının, öğrenme güçlüğünün nedeni yanlış beslenmedir. Vücudunu yönetmekte başarılı olamayan insanlar iş hayatında başarılı olsa bile bu çok uzun süreli olmayacaktır. Sağlıklı olma hali beslenme ve sağlıklı yaşam ile ilgilidir. Beslenme ve yaşam şekli ise %98 obezite nedenidir. Doğru bir yöntem dahi olsa obezite ile mücadele ise multi-disipliner bir çaba gerektirir. Sağlıklı yaşamın tüm parametreleri olmasa bile en önemlisi olan beslenme ve fiziksel aktivite ile birçok metabolik süreç dengelenebilir. Ayrıca sağlıklı yaşam programlarımız ile stres yönetimi konusunda da ciddi başarı elde ederiz.Yoğun iş hayatımızı planlarken, randevu ve görüşmelerimizi ajandamıza not alırken; günde 2 veya 3 öğün beslenme ve her gün düzenli olacak şekilde hafif bir yürüyüş programını da notlarımızın arasına koymalıyız. Bunu gerçekleştirdiğimizde; enerji artışı ile zindelik, fazla kilolarımızı vererek gençlik, metabolik parametrelerimizin dengelenmesi ile sağlık ve hepsi bir arada bizlere ciddi ve kalıcı mutluluk kazandıracaktır. Hem kendimiz hemde çok sevdiğimiz aile fertlerimiz için sağlıklı yaşam ve doğru beslenmeyi öğrenerek ortak yaşayacağımız hayatın en etkili birer bireyi olabilir, gelecek nesillere sağlık bırakabiliriz. Mevsimlik zayıflama ve rejim programları nasıl ki Obezite'ye kesin ve kalıcı çözüm değil ise, mevcut hastalıklarda uygulanan tedavi yöntemleri ve ilaçlar da kesin ve kalıcı çözüm değildir. Kesin ve kalıcı çözüm kendi başımıza kilo kontrolünü öğrenmek, sağlıklı yaşamın gereklerini yerine getirerek hastalanmamaktır. Mutlu bir tatil geçirmek için, her yıl zayıflama çareleri aradığımız bu dönemlerde kişiye özel doğru bir beslenme ve sağlıklı yaşam planı ile ömür boyu fit, zinde, mutlu ve en önemlisi sağlıklı kazanabilirsiniz.
Dr.Mustafa Töken
Elmalife Sağlıklı Yaşam Merkezi